BENİM DOĞDUĞUM YILLARDA


görsel alıntıdır

Benim doğduğum yıllarda; insanlar idealleri için ölümü bile göze alırdı.

Dürüstlüğün erdem olmadığı,  saygının, hoşgörünün ve emeğin önemli olduğu yıllardı.

Anne ve babalarımız dürüstlüğü, saygıyı, sevgiyi öğretirlerdi, paradan önemli olduğunu söylerlerdi bu değerlerin.

 O yıllarda aile kavramı da önemliydi, komşulukta, dostlukta.

Öğretmenlerimiz kutsaldı bizim için, ailemizden sonra hayatımızdaki en önemli kişilerdi.

Minnetle hatırlarım bizim topluma yararlı birer insan olabilmemiz için gösterdiği çabaları.

Hiçbir ücret almadan,  ileri ki yıllara hazırlamak için evinde verdiği dersleri.

Her yıl oynadığımız piyesleri, folklor oyunlarını, koro çalışmalarımızı.

Komşularımız da bir başkaydı o yıllarda.

Ayrı gayrı nedir bilinmezdi, hep birlikte neşe içinde yenirdi yemekler, çaylar demlenir, sohbetler edilirdi.

Bakkal amcamız vardı, çocukça oyunlarımıza dahil ettiğimiz, yaramazlıklarımıza gülüp geçen.

Herkes tanırdı birbirini oturduğumuz mahallede; sorunlar birlikte çözülür, işler beraber bitirilir. Elinden geldiğince yardım ederdi herkes birbirine.

İnsanların dinlerine, ya da ırklarına bakılmazdı, dost olmak ya da komşuluk yapmak için.
  
45’lik plaklarımız vardı. A yüzünde 1 B yüzünde 1 toplam 2 şarkı aylarca dinlenirdi pikaplarımızda.

Şarkılar bir başka idi, Türk filmleri de öyle. Sanki o yıllardaki insanların saflığı filmlere de yansımıştı, zevkle izlerdik yazlık sinemalarda çekirdeğimiz ve çayımız ile birlikte.

Radyolarımız vardı, sabahları arkası yarınları, çocuk radyosunu, akşamları gecenin içindeni dinlediğimiz. Onları dinlerken, hayaller kurduğumuz.

Markalar yoktu o zamanlarda, kahve bile zor bulunurdu. Belirli kuruyemişçilerde satılırdı ancak.

Tüm yokluklara rağmen mutluyduk, değer vermeyi bilir, zor bulur zor tüketirdik.

Sonra birden;  değişti her şey, bol bulunur oldu.

24 saat yayın yapmaya başladı televizyonlar. Televizyonlardaki arkası yarınları izlemeye başladık bu seferde, ama hayal kuramaz, gözümüzde canlandıramaz olmuştuk, çalıştıramıyorduk beynimizi tembelliğe alışıyordu.

Bakkal amcalarımız yok oldu sonra, büyük marketler aldı yerini.

Sonra bir marka istilası sardı her tarafımızı, kardeşlerimizden yeğenlerimizden öğrendik çoğunu, takip edemez olmuştuk.

Plaklarımızın yerini kasetler, cd ler aldı 10-14 şarkılık; zevk vermiyorlardı eski şarkılar kadar. İki gün dinlenip, müzik setinin dolabındaki yerlerini alıyorlardı.

Komşular birbirine merhaba demekten geçti; tanımaz oluyorlardı birbirlerini.

Öğretmenler özel derslerle geçimlerini sağlıyor, okullar paraya göre kayıt yapmaya başlıyordu.

Dostluklar mumla aranır hale geliyor, dürüstlük erdem, saygı ve hoşgörü yok oluyordu.

İnsanlar birbirlerine düşmanca bakmaya başlıyor, kutuplara ayrılıyorlardı.

İdealler de değişiyor, manevi değerlerin yerini maddeler alıyordu.
Ve idealler için insanlar öldürülüyordu.


2007- Hayal ARAR

Yorumlar

  1. Çok doğru yazmışsınız yüreğinize sağlık.Ben de o devirde büyüyen şimdi ömrümün ikindisinde olan bireyim.Yazık ki o devir kurtuluş savaşı sonrası zorluklarla büyüyen bir neslin eseri,sonra gelen nesil o gerçekleri tam olarak bilemedi çünkü o anları yaşamadı göremedi.O nesli devredenlerde bazısı biz çok çektik yavrularımız çekmesin diye hep nefsi öğretti.Nefsi için yaşayan da akıl ve gönül kefelerine nefsi doldurur.Şaşkın oldu,ne görse benim olsun dedi ,nefsine yaklaşan insan fıtratına uzaklaşır.Uzaklaştı,haylazlandı verilince şımardı,verilmeyince ağladı.Neslimizi korumak en büyük görevlerimizdendir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, o yıllar sizinde belirttiğiniz gibi "ben" kelimesi yerine "biz" kelimesinin geçerli olduğu yıllardı...

      Sil
  2. Yüreğinize sağlık :) O kadar sade ve net kaleme almışsınız ki satır araları geçmiş zamanları gözümün önüne getiriyor. Teşekkürler Sevgili Hayal Arar

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder