En ağır
işçiliklerden biridir, maden işçiliği… Ölümle burun buruna, her an ip üstünde
yaşamaktır onlarınki.
Tüm tehlikelere ve
ölüme rağmen haksızlıklara, sağlıksız çalışma ortamına boyun eğmek zorunda
kalan yine onlardır.
Sırf evlerine ekmek
götürebilmek, ailelerine bakabilmek adına nice zorluğa katlanırlar.
Maden ocaklarının
çoğu özel şirketler tarafından işletilir. Tazminat ödememek, işçiyi istediği
şartlarda çalıştırabilmek için, sahipleri aynı olsa da, şirketler sık sık
değişir.
Sendikalı olma gibi
bir hakları da yoktur maden işçilerinin, sendikalı olanın işten çıkartılma
riski vardır.
Tüm bunlara rağmen
maaşlarını gününde alabilseler, bir ay iki ay geriden maaş ödendiği çok
olmuştur, maden işçilerine.
Ya kıt kanaat
geçinmek, verilenle yetinmek zorundadırlar ya da ikinci bir işte çalışmak.
İşin tüm
tehlikelerine rağmen, verilen maaş yok denecek kadar azdır.
Her grizu
patlamasında konuşulur bunlar…
İşçiye, emeğe,
kısacası insana verilmeyen değer görülür her grizu patlamasında.
Ölenlere
başsağlığı, yakınlarına sabır mesajları dilenir. Konu bir iki gün gündemde
kalır, ne yeni tedbirler alınır, ne iyileştirme yapılır. Bir daha ki patlamaya
kadar unutulur, gider.
Bir daha ki patlama
da, yine aynı şeyler yaşanır, aynı başsağlığı ve sabır mesajları…
21.05.2010-Hayal ARAR
Yukarıda ki yazı tarihten de anlaşılacağı gibi 2010 yılı mayıs ayında Zonguldak'ta bir maden ocağında yaşanan patlama sonrası yazılmıştı. 2014 ayının nisan ayında ne yazık ki, değişen tek şey, ölenlerin ya da iş göremeyenlerin sayısındaki artış...
Yorumlar
Yorum Gönder