Gündemi belirleyenler bir düşman belirler size, sizi o
düşmanla savaştırır.
Siz o düşmanla savaşırken, diğer tarafta olanları görmez,
duymaz olanları da unutursunuz.
Tıpkı İsrail’in Gazze’yi vurması olayında olduğu gibi…
Hemen her seçim öncesinde İsrail düşman olarak belirleniyor
ve protesto ediliyor.
Bu arada ticaret anlaşmaları devam ediyor.
Sonuç değişiyor mu ? Hayır…
İsrail 1946 yılından beri Filistin’i işgal etmekte ve işgale
devam ediyor.
Hele hele İsrail’i Coca Cola almayarak, Coca alıp dökerek
protesto etmek ise traji komik bir durum.
Ülkenin tüm kurumları yabancı sermayenin elinde, yerli tohum
ekimi yasaklanmış, İsrail tohumu ekiliyor ülke topraklarına, ekonomik olarak
işgal var, coca cola almayarak İsrail’i protesto edeceksiniz öyle mi?
Coca cola almamak İsrail’i değil Türkiye’deki işletmesini
etkiler, satışlar düştükçe savaştan vazgeçecek halleri yok. İlk yapacakları
coca cola fabrikasından işçi çıkarmak olur.
Gerçek bir protesto güçlü bir devlet ve güçlü bir ordu ile
olur. İsrail Filistin’i vurduğunda ya Filistin’e yardım gönderirsiniz ya da
sözünüzün geçebilmesi için ekonomik olarak İsrail’e karşı bir yaptırım
gücünüzün olması gerekir.
Ve İsrail hükümeti Filistin’i bombalıyor diye İsrail halkını
da protesto etmek genellemeci ve dar bir bakış açısından başka bir şey değil…
Siz İsrail’i coca cola ile protesto ederken, İşid’in
Türkmenleri katlettiğini, ölen Türkmen sayısının Gazze’de ölenlerden fazla
olduğunu, Irak bir daha parçalanırsa bunun Türkiye’yi de olumsuz etkileyeceğini,
grev yapan, maaş alamayan binlerce işçiyi, Soma’da işçilere verilen sözlerin
tutulmadığını,
Açılım yasasını ; birbiriyle sürekli kavga eden iki siyasi
partinin açılım yasasında kavgayı kesip, uzlaşmaya vararak, meclisten
geçirdiğini ve ülkede olup biten daha bir çok olumsuzluğu görmezsiniz bile…
Diğer tarafta ise; Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi ! için
çıkarılan yasa 2012 yılında kabul edildiği ve yasa da adayları halk değil en az
20 milletvekili seçtiği halde muhalefet partilerinin yasaya bir itirazı olmuyor…
Demokrasiyi savundukları söyleyenler, değil halka, parti
meclislerine bile danışmadan aday belirleyip bu adayı dayatıyor, sizde
Cumhurbaşkanı’nı seçtiğinizi sanırsınız.
Adayların zihniyetleri aynı olduğu halde, biri daha yumuşak
konuşuyor diye diğerinden iyi sanırsınız.
Siyasilerin demokrasi dedikleri halkı kandırmanın diğer adı
olmuşken ülkede, eğer seçim kazanılamazsa seçim sonucunun sorumluluğunun
yükleneceği suçlanacak bir kesim belirlendi bile, sandığı boykot edenler, yafta
da hazır “tatillerini bırakıp gelemediler”…
Hep aynı oyun oynanır.
“Böl-Parçala-Yönet”
İnsan kandırabilir ve kanabilir bir varlıktır ve ancak
kandırılabilrliğini kabul ettiğinde görür gerçekleri…
Ülkenin tek kurtuluşu birlik olmaktan geçerken, ne yazık ki,
parçalara ayrışmış durumdayız…
24.07.2014-Hayal ARAR
Yorumlar
Yorum Gönder